TSKB Ekonomik Araştırmalar tarafından hazırlanan İklime Dair’in 12’nci sayısında iklim teknolojileri mercek altına alınıyor. Bu alanda yatırım ve istihdamı ayrıntılı bir halde inceleyen çalışmada; elektrifikasyon, ziraî uygulamalar, güç nakil şebekeleri, hidrojen teknolojisi ile karbon yakalama, kullanma ve depolama teknolojilerinin iklim kriziyle uğraştaki ehemmiyetine dikkat çekiliyor.
TSKB Ekonomik Araştırmalar tarafından Yeşil Kuğu Platformu kapsamında 3 aylık periyodla hazırlanan İklime Dair’in 12’nci sayısı yayımlandı. İklim krizinin önlenmesine yönelik hareketlerin aciliyetine vurgu yapılan bu sayıda, iklim teknolojilerinin tahlil tarafındaki potansiyeli inceleniyor. Mevcut iklim teknolojilerinin gelişmesi halinde, 2050 yılına kadar iklim nötr olmak için gereken emisyon azaltımının yüzde 60’ının bu yolla sağlanabileceği belirtiliyor.
2018-2022 yılları ortasında iklim teknolojilerine 260 milyar dolardan fazla yatırım yapıldı
İklim teknolojilerinin yeşil güç (rüzgâr, güneş, hidroelektrik ve hidrojen gibi) tahlillerinden elektrikli araçlara, kuraklığa güçlü tohumlardan erken ikaz sistemlerine, deniz duvarlarından LED aydınlatmaya, yüksek verimli ısıtma ve soğutma sistemlerinden karbon yakalama ve depolama teknolojilerine varan pek çok alanı kapsadığına işaret eden sayıda, karbon salımının azaltılmasında iklim teknolojilerinin değerine dikkat çekiliyor. İklim teknolojileri piyasasına 2018 yılının birinci çeyreğinden 2022 yılının üçüncü çeyreğine kadar global düzeyde 260 milyar dolardan fazla yatırım yapıldığı paylaşılırken, bu alana yönelik özel kesim yatırımlarının büyük çoğunluğunun Amerika Birleşik Devletleri, Avrupa Birliği ve Çin üzere coğrafyalarda ağırlaştığı belirtiliyor.
İklime Dair’in bu sayısında iklim teknolojilerine ait McKinsey tarafından yapılan araştırmanın kıymetli bulgularına değinilirken, binaların güç verimliliğinin artırılması, elektrikli araç bataryalarının daha güzel hale getirilmesi, ısıtma ve soğutma sistemlerinde elektriğe geçilmesi üzere sistemlere 2025 yılına kadar yapılacak yıllık 700 milyar ile 1 trilyon dolar ortasındaki yatırımla 2050 yılı prestijiyle yıllık 5 milyar tonluk karbondioksit salımının önüne geçilmesinin sağlanabileceğine dikkat çekiliyor. Küresel seragazı salımının yaklaşık yüzde 20’sinden sorumlu olan ziraî uygulamalarda yeşil tahlillere geçilmesi için 2025 yılına kadar yıllık 400 ile 600 milyar dolarlık bir yatırımla karbon salımının 2050 yılı prestijiyle yıllık 10 milyar ton azalmasının mümkün olabileceği belirtiliyor.
Avrupa, 2030 yenilenebilir güç gayelerine ulaşabilmek için 1 milyon ek güneş gücü çalışanına muhtaçlık duyuyor
Ekonomilerin daha yeşil bir temele oturtulması gayesiyle yaşanan “büyük dönüşümün” yalnızca sınai rekabet açısından değil, iş gücü piyasalarının geleceği açısından da değerli tesirleri olduğuna değinilen bu sayıda, istihdam piyasasındaki yeşil dönüşümün, risk ve fırsatları bir ortada içerdiğine işaret ediliyor. Bu süreçte yeni yaratılan işlerin bir kısmı mevcut işlerin yerine geçerek istihdam kaybına yol açarken, kimi alanlarda yine maharet kazanmayı mecburî kılıyor. Memleketler arası Çalışma Örgütü (ILO), sürdürülebilir güç üretimi ve güç verimliliği alanlarında yeşil dönüşüm sayesinde yaratılması beklenen 24 milyon yeni işe karşılık bölümde (çoğunluğu fosil yakıt çıkarma ve sürece alanında) 6 milyonluk bir istihdam kaybı yaşanabileceğini ve bu durumun 2030 yılına kadar net 18 milyon yeni istihdam yaratılmasına yol açacağını iddia ediyor. Düşük karbonlu ve daha yeşil bir iktisada geçiş sürecinde güç kesiminin ötesinde yaratılabilecek toplam istihdamınsa 2030 yılına kadar 60 milyon düzeyinde olabileceği öngörülüyor. Paylaşılan bilgilere nazaran Avrupa, 2030 yenilenebilir güç gayelerine ulaşabilmek için 1 milyon ek güneş gücü çalışanına gereksinim duyuyor. Elektrikli araç dalı de istihdam sayılarıyla dikkat çekiyor. Bu kapsamda Avustralya’nın 2030 yılında yaklaşık 9 bin elektrik teknisyeni açığı olacağı, ABD’nin 2031 yılına kadar yıllık 80 bin elektrik teknisyenine muhtaçlık duyacağı, Britanya’nın ise 2032 yılına kadar 25 bin personel açığı olacağı varsayım ediliyor. Öte yandan daima genişleyen elektrikli araç piyasasında mevcut acımasız fiyat rekabeti ve düşen kârlılık oranlarının Çin’de fiyatların 2016 yılına kıyasla yaklaşık üçte iki oranda azaltılmasını da içeren katı maliyet düşürücü uygulamalara yol açtığına dikkat çekiliyor.
İklime Dair’in bu sayısında ayrıyeten Temmuz-Eylül periyodunda iklim ve kalkınma ekseninde yaşanan gelişmelere yer verilirken, Hawaii’de yaşanan orman yangınlarından, Libya ve Hong Kong’daki sellere, elektrikli araç piyasasından iklim hukukuna kadar pek çok hususta kıymetlendirme okuyucuyla paylaşılıyor.
Kaynak: (BYZHA) Beyaz Haber Ajansı
