SERCAN KISMET- Parıltı Tuğba Tanınmış, hafta içi her gün Hakan Ural’la birlikte ‘Neler Oluyor Hayatta’ programıyla izleyici karşısına çıkıyor. Sunucu, Kanal D’de fenomen olan projede partneri Ural için, “Birbirimizi çok uygun tanıdığımız için programı rahat yapmamız çok daha kolay oluyor” diyor. Namlı’yla programını, hayallerini ve aile hayatını konuştuk.
*Yeni dönem başladı. Bu dönemden beklentileriniz neler?
Çok heyecanlıyız. Ağustosun başından bu yana yayındayız. Keyifle kaldığımız yerden devam ediyoruz. İzleyicimiz bizi özledi. Biz de onları özledik ve tekrar kavuşmak hoş oldu. Yeni dönemden beklentimiz her sene olduğu üzere seyircilerimizin bizleri yalnız bırakmaması ve en büyük beklentimiz, pek mümkün olamayacağını bilsek de hoş haberler verebilmek… Ben umudun ve mucizenin daima var olduğuna inananlardan oldum. Bu sene de umarım daha çok ömür sevinci veren haberleri izleyicilerimizle paylaşabiliriz.
*Program kısa müddette fenomen oldu. İzleyici sizde neyi sevdi?
Bence samimi ve gerçekçi olmamızı… Natürel ki ekrandaki manzara benim için kıymetli ve daha hoş güçlerle yayında olmak fakat onun haricinde kendim olabilmeyi başarabildiğimi düşünüyorum. Hakan da (Ural) aslında ekranda nasılsa, özel hayatında da o denli… Sanıyorum bu en çok sevilen özelliklerimizin başında geliyor.
*Her sabah reytinglere bakar mısınız?
Tabii ki her sabah reytinglere bakıyoruz, yalnızca ben değil bütün grubumuz en ince detayına kadar inceliyoruz. Sonuçta ne olursa olsun muvaffakiyet televizyonda reytingle ölçülüyor, bizim bir manada karnemiz… Lakin yalnızca reytinge bakarak hareket ettiğimizi asla söyleyemem, zira önceliğimiz her vakit gerçek haberi ve hakikat bilgiyi izleyicimize aktarabilmek. ‘Bu haber reyting getirir, bunu birinci sıraya alalım’ üzere bir gayemiz hiçbir vakit olmadı. Bundan sonra da asla olmayacağına sonuna kadar inanabilirsiniz.
*Hakan Ural’la hoş bir ahenginiz var. Yıllardır birlikte program yapmanın avantajları neler?
Hakan da zati daima bahsediyor, artık birbirimizin gözüne bakıp, o günkü ruh halimizi çok rahat anlayabiliyoruz. Birbirimizi çok güzel tanıdığımız için programı rahat yapmamız çok daha kolay oluyor. En büyük avantajımız, birbirimizi ailemiz üzere görmemiz ve birbirimizi çok yeterli tanımamız. En kıymetlisi itimat hissimizin baskın olması…
*Ekrandaki hayalleriniz neler? Dizi ya da sinema sineması düşünüyor musunuz?
Hayatımın hiçbir devrinde dizi ya da sinema sineması yani oyunculuk düşünmedim. Birkaç arkadaşımın doğal ki bu türlü teklifleri oldu lakin sanıyorum asla bana nazaran değil. Günün birinde olağan ki bu türlü bir anı kalsın diye küçük bir rolde yer alabilirim. Ben şu an yaptığım işi o kadar çok seviyorum ki münasebetiyle oyunculuk benim için farklı bir mecra kalıyor. Aslında birbirinden çok farklı meslekler, canlı yayın bir defa en memnunluk duyduğum yer. 16 yıldır her gün farklı lakin tanıdık bir heyecanla yayınlarımı yapıyorum.
*Sunuculukla ilgili hayalleriniz neler?
Hayaller hiçbir vakit bitmez fakat yalnızca şunu söyleyebilirim, çok kısa ve öz şu; nitekim hayallerimi yaşıyorum. Çok daha büyük hayallerim var. Her geçen gün daha âlâ olabilmek üzere, her geçen gün daha çok beşere ulaşabilmek üzere… Lakin şu an hakikaten tam hayallerimi yaşadığım bir zamandayım. Her şey için her dakika sonsuz şükrediyorum.
Yoğun çalışmak beni besliyor’
*Yoğun tempoda çalışmanın avantajları ve dezavantajlar neler?
Her işin temposu kendine nazaran çok ağır. Bir diğerine nazaran benim yaptığım iş çok kolaydır. Benim yaptığım iş bir diğerine nazaran çok zordur. Bu çok izafi bir kavram, avantajları da var elbette dezavantajları da var. Ağır çalışmanın beni beslediğini düşünüyorum.
*Yaz aylarını nasıl geçirdiniz?
Temmuz ayında bir mola verdik. Birinci sefer bu kadar uzun bir mola oldu. Bir aylık ayrılık sürecimiz oldu izleyicilerimizle… Çocuklarımla ve eşimle hoş bir tatil yaptık. Dinlenmek çok âlâ geliyor. Hayatımızı yenileyebilmek ismine kısa molalar vermek hoş oluyor. O yüzden yaz ayları hoştu. Esasen haziran ve ağustosta ekrandaydık. Temmuzda da daha çok dinlendim. Hamileliğin de verdiği dinlenme muhtaçlığı ile bana çok düzgün gelen bir süreç olarak değerlendirebilirim yaz aylarını… Lakin çok çabuk bitmedi mi yaz mevsimi yeniden? (Gülüyor.)
‘Anne olmak keyifli’
*Üçüncü bebeğinize gebesiniz. Bu süreçte ekranda olmak sizi zorlamıyor mu?
Aksine bu süreçte ekranda olmak beni daha da memnun ediyor. Zira ben çalışarak daha memnun olan bir beşerim. Çalışarak daha düzgün bir eş, daha uygun bir anne ve daha yeterli bir Işık Tuğba oluyorum. Şu an hamileliğimin son iki ayındayım. Elimden geldiğince de, doğal sıhhatim elverdiği sürece de doğuma kadar ekranda kalmaya devam etmek istiyorum. Çalışmayı hakikaten çok seviyorum zira hem meskenin hem çocukların tertibini daha kolay sağlıyorum. Çalışmak beni besliyor. Ben de etrafımı daha çok besleyebiliyorum bu türlü bir döngü içindeyim.
*Bebeğinizin ismi belirli oldu mu?
Bebeğimin ismi hâlâ muhakkak değil. Birkaç isim aklımda lakin sonra onlardan da vazgeçtim. O yüzden çok az bir vaktim kaldı farkındayım fakat hâlâ muhakkak değil diyebilirim. Arden doğduğunda ismi bile yoktu. Kızım da daha doğmadan ağabeyi isminin Eliz olmasını istemişti. O yüzden Eliz daha gebe kaldığımı öğrendiğim anda daha doğrusu kızım olacağını öğrendiğim anda ismi muhakkak olan bir bebekti… O yüzden çok daha rahattım lakin üçüncü bebekte hâlâ isim belirli değil. Hakikat vaktini bekliyor bence ancak bakalım…
*Çalışan anne olmak nasıl?
Çocuklarımın bu sene ikisi de okula başladı. Arden ilkokul teğe başladı. Eliz de birinci defa okula gidiyor. Okula başladıkları günlerinde yanında olamadım. Bugünlerde zorluklar olabiliyor fakat her ikisi de benim çalıştığımı, işe severek gittiğimi bildiği için anlayışla karşılıyorlar ve o periyodu çok büyütmeden atlatabiliyoruz. Olağan ki hem eşimin hem annemin takviyesiyle bu mevzuyu daha rahat yürütebiliyorum. Onun haricinde çalışan anne olmak nitekim çok keyifli, zira günü çok daha rahat organize edebiliyorsunuz. Daha sistemli ilerliyorsunuz. Vaktinizin değerini daha âlâ anlıyorsunuz. Münasebetiyle siz vaktin değerini anladığınız için çocuklarınız da onun şuuruna vararak uyuyorlar ve bu türlü bir biçimde birbirimizi yönetim ediyoruz. Onlar beni anlıyorlar, ben onları anlıyorum bir formda devam edebiliyoruz.
