Diyarbakır’a dün gelen Bakan Soylu, bugün AK Parti Diyarbakır milletvekilleri Ebubekir Bal ve Oya Eronat ile AK Parti Silvan ilçe teşkilatını ziyaret etti.
Burada partililerle bir ortaya gelen Bakan Soylu, yaptığı konuşmada, 28 Şubat’tan sonra insanların namazlarını kapalı bilinmeyen kılmaya başladıklarını tabir ederek, “Bu ülkede başı açık ve başı örtülü bayan da vardı. İnsanlarımızın başı açık, başı örtülüsü okula giderken, üniversiteye giderken kamuda vazifeli alınırken ötekileştirilirlerdi. ‘Sen gelme’ derlerdi ya da bize nasihat edip ‘bizim istediğimiz üzere yaşayacaksınız’ derlerdi. ‘Dininiz, diyanetiniz, inancınız bizim istediğimiz üzere olacak’ derlerdi” diye konuştu.
‘BEN KÜRT’ÜM YANLIŞ ANCAK TEHLİKELİ BİR ADAM DEĞİLİM DERLERDİ’
İstanbul’da doğup büyüdüğünü söyleyen Bakan Soylu, “Bizim mahallemizde Doğu ve Güneydoğu’dan, Balkanlardan gelen insanlarımız vardı. Doğu ve Güneydoğu’daki arkadaşlarımız geldiği vakit, arkadaşımızla oturduğumuzda şöyle konuşurlardı; ‘Ben Kürdüm ancak tehlikeli bir adam değilim, yanlış anlama’ derlerdi. Yıllarca daima bunu ya gizlemek ya da bir mazeretin gerisine sığındırmak zorunda kalırlardı. Yıllarca ticaret yaptım. 20 binin üzerinde müşterim vardı. Beni bilen arkadaşlarım var. Çantamı alır dükkan dükkan gezerdim.
Ne vakit Tayyip Erdoğan iktidar oldu. Müşterilerim Alevi olduklarını o vakit söyleyebildiler. Bugün Tayyip Erdoğan Türkiye’de yalnızca kent hastaneleri, Diyarbakır’ı komşu vilayetleriyle yol yaparak buluşturmadı. Yalnızca huzur getirmedi, Doğu ve Güneydoğu dahil olmak üzere 81 vilayette üniversite ile gençlerimizi bir ortaya getirmedi. Bizim vaktimizde üniversiteye girmek, kazanmak gerçekten zordu. Tayyip Erdoğan Türkiye’de öteki bir şey yaptı. Bir ihtilal gerçekleştirdi, zihin duvarlarını yıktı. Bu insanların her birine kendi tabir edebilme özgürlüğü verdi. Kendi lisanını, geçmişini, yarınlarını daima birlikte bir tarafı bir taraftan ayırmadan, ortaya barikat koymadan anlatabilme, söz edebilme hassasiyeti verdi.
Geçen hafta Bismil’de Kuran kursu açılışı vardı. İçişleri Bakanı olarak oradaki müderrislerle içe içe oturuyordum. Bu ülkenin başbakanı Libya’ya gitti. Çadırda karşılandı o olayı bir rejim sıkıntısına getirdiler. Gazetelerden saldırdılar. Nasıl gidebilirdi ? Nasıl bu çadırda durabilirdi ? Nasıl bu ülkenin müderrisleriyle, alimleriyle başbakanlıkta birlikte olurdu ? Oh artık oluyoruz. Ne oluyor? Bu ülkede bunları yapabilmek kolay bir iş değil, güç iştir. Yıllarca darbenin, yıllarca vesayetin, yıllarca Amerika’nın ve Avrupa’nın şunu yaparsınız şunu yapmazsınız, bunu yaparsanız şöyle olursunuz diye baskı altına koyduğu, Bir Türkiye de hele siyaset alanında, hele demokrasinin içerisinde, demokrasiyi istismar ederlerken bunu yapmak kolay iş değildi” sözlerini kullandı.
‘ESKİDEN FISIR FISIR KONUŞURDUK’
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan ile birlikte Türkiye’nin argümanlı bir pozisyona geldiğini söyleyen Bakan Soylu, şöyle konuştu:
“Niçin bunu söylüyorum? Tayyip Erdoğan’ın ve Türkiye’nin ayağına gelmezlerdi. Besin krizi buğday krizi vardı. Kim çözecek? Kim Rusya ile Ukrayna ortasına girecek de oradaki buğdayın, tahılın Avrupa’ya ve dünyaya gelmesini sağlayacak ? Kim bu bahiste adım atacak ? Şayet Seyahat olayları, 17 Aralık, 6-8 Ekim olayları, 15 Temmuz darbe teşebbüsünde başarılı olsalardı bize talimat verirlerdi. Tayyip Erdoğan büyük deneyimiyle tam 20 yıldır memleketimizin alt yapısını oluşturduğu için Tayyip Erdoğan’a ve Türkiye’ye geldiler ve dediler ki bu krizi çözer misiniz? Çözdük. Son yıllarda görüyorsunuz dünyada birçok ülkenin, önderin sıkıntılarında başvurduğu bir dünya başkanı haline geldi. Biz batıyla aramızdaki makası kapatıyoruz. Bugün batıda ne varsa doğuda da o var. Hiçbir fark yok. Tayyip Erdoğan bir ihtilali de buradan gerçekleştirdi.
Zihin duvarlarını yıkıp, özgürlük ve hürriyeti bu ülkenin insanına nakşettiği üzere lakin bir şey daha yapmamız lazım; Biz Müslümanız kanaatkar olmamız lazım. Lakin yeterlerimiz var yetmelerimiz var. Bu huzurun yalnızca Hakkari’de, Şırnak’ta, İstanbul’da, Diyarbakır’da olması bize yetmez. Ben Irak’a demokrasi getireceğim dedi, modül pincik etti. Nerede hangi bombaların patladığı aşikâr değil. Diyarbakır’ın huzuru bize yetmez derken Erbil, Bağdat, Şam huzurlu olmazsa etrafımızdaki coğrafyaya tekrar birebir huzursuzluğa sevk ederler. Şayet huzurlu olursa etrafımızdaki coğrafyayla daha âlâ büyürüz, varlıklı güçlü, barış içerisinde bir Türkiye’yi daima birlikte sağlayabiliriz. Bugün ülkemin yarınlarına gidebilmesi için Tayyip Erdoğan bana bu fırsatı sağladı. ABD’ye, Avrupa’ya laf söylüyoruz. Evvelden fısır fısır konuşurduk. Artık yaptıkları haksızlıkları yüzlerine karşı söylüyoruz. Bu bir halk, millet, demokrasi ve Tayyip Erdoğan ihtilalidir. Bugüne kadar yaşananları daima birlikte yaşadık ve gördük. Ben inanıyorum ki bizden sonra gelenler şanslı olacaklar. Bu ülkeyi daha âlâ yönetecekler. Neden? Biz hamuru kuvvetli bir milletiz. Bir taraftan Mevlana’nın bir taraftan Selahattin Eyyubi’nin çocuklarıyız. Bu dünya fani, zenginlikle yoksulluk ortasında, kibirle tevazu ortasında, makamla hiçlik ortasında bir imtihan dünyasındayız. Yapacağımız bir tek şey var; Uygunlukları anlatmak kötülüklerden sakındırmak. Bunu yapmak zorundayız. Gelecek jenerasyon kimlikleriyle sorgulanmasın, inançlarıyla sorgulanmasın istiyoruz. Tayyip Erdoğan’ın yaptığı bu milleti kendi aslıyla bir arada buluşturmak, kendi medeniyetleriyle birlikte buluşturmak, Batı’ya tapanlara siz yanlış yere bakıyorsunuz diye onları uyarmaktır. Allah’a hamdolsun 20 yıldır bunu gerçekleştiriyor.”
