Spor Toto Üstün Lig’in 11. haftasında Galatasaray Nef Stadyumu’nda 2-0 öne geçmesine karşın Alanyaspor’la 2-2 berabere kaldı. Şiddetli karşılaşmada hakem Ali Palabıyık’ın verdiği ve vermediği kararlar, tenkitleri beraberinde getirdi. Bilhassa sarı-kırmızılı topluluk, Ali Palabıyık’a sert reaksiyon gösterdi. Lider Dursun Özbek, Başkanvekili Erden Timur ve teknik yönetici Okan Buruk müsabakanın akabinde 41 yaşındaki hakeme adeta ateş püskürdü.
BURUK: BU SAVAŞTA 2 PUAN KAYBETTİK
49 yaşındaki teknik adam maç sonrası şöyle konuştu: “Maalesef. Hoş giden bir oyun. Türkiye’deki hakemlerin ana rolü, hoş giden şeyleri bozmak. Bu türlü bir savaşın olacağını biliyorduk. Bu savaşta 2 puan kaybettik. Güzel konumları değerlendiremedik. Oyuncularım ellerinden geleni yaptılar. Ali Palabıyık’a karşın bol konum bulduk ancak maalesef olmadı. Galatasaray’a karşı net bir savaş başladı bunu görüyoruz. Yalnızca hakemler değil, dış etkenler de var. Biz bu savaşın içinde varız, gerekeni yapacağız. Bu iş burada kalacak iş değil.”
Milliyet Gazetesi’nden Mustafa Anıklı bu haftaki köşesinde Okan Buruk’un açıklamalarına tenkit getirdi. İşte Anıklı’nın ‘Terim’in makûs replikası’ başlıklı yazısı:
‘Savaş’ sözü, sporun ruhuna o kadar muhalif, o kadar eğreti duruyor ki…
“Puan savaşı”, “forma savaşı” diye söylense bile, yakışmıyor… Hele, Galatasaray Teknik Yöneticisi üzere bir makamda oturan, haydi orada bulunmasını geçtik, Okan Buruk üzere naif, olumlu ve sportmen bir kişiliğin; bu kelamları kendisine yakıştırmasına diyecek bir şey yok.
Ne diyor, hem lig hem de kupa şampiyonu apoletini bir ortada taşıyan Okan Buruk: “Galatasaray’a karşı savaş başladı. Bu yalnızca hakemler değil… Dışarıda da görüyoruz. Savaşacağız. Merak etmesinler, biz bu savaşta varız. Biz de gerekeni yaparız.”
Daha da ileri gidiyor Galatasaray Teknik Yöneticisi; “Büyük Galatasaray taraftarı da gerekeni yapar. Bu iş yalnızca burada kalmaz.”
‘NE KADAR ŞANSSIZ SÖZLER’
Ne kadar bahtsız, ne kadar özensizce seçilmiş kelamlar… Yarın taraftarlar ortasında arbede körüklense, hatta daha da büyük düşünün(!) bir kan dökülse, ne olacak?
İnanıyorum, çok uygun biliyorum, eminim ki; Okan Buruk bu türlü bir yaradılışa sahip değil… İstese de, bu türlü olamaz. O hudut harbinin içerisinden çıkıp, bunları bir çırpıda söyledikten sonra üzülmüş, pişman olmuştur.
Her şey bir yana; Florya’nın yönetimini elinde tutmakla yükümlü Okan Buruk, önlemli olarak PFDK’ya sevk edildi. Bugün bir maç ceza gelse, Karagümrük maçında grubun başında yok. Muhtemelen o denli de olacak. İdarenin yapacağı işi kendi üzerine alırsan, üstüne görev olmayanı yapmaya kalkarsan olacağı budur.
Fatih Terim’in makûs bir replikası güya… Lakin isteseniz de, Fatih Terim olamazsınız. O yumruğunu vurduğunda, masayı kırardı! Siz, toz bile kaldıramadınız. Terim olmak öbür bir zanaat zira…
O YAPI!
Galatasaray Sportif AŞ Lider vekili Erden Timur ise, öbür bir isyanla çıktı ortaya…
O da ne söyledi: “Geçmişte bu yapıların Galatasaray’ın da dahil olduğu tüm ekiplerin lehine hareket ettiğini de söyledik.”
Hodri meydan öyleyse Timur… “Herkes için adalet” diyorsanız, evvel bu söylediklerinizi açacaksınız. “Bu yapı”nın Galatasaray’a ne kazandırdığını söyleyeceksiniz ki, akabinde Fenerbahçe, Beşiktaş, Trabzonspor üzere grupların, neler elde ettiği konusunda ortaya çıktığınızda, “Adam haklı” denecek.
Anadolu kadrolarının ezilmişliğini hatırlatırken, Galatasaray’ın onlara karşı neler yaptığını da anlatmalısınız kamuoyuna… “Bu gemi batmış” diyerek, adalet aradığınızı söylüyorsunuz. Ne değişti? Daha dün, Lider Burak Elmas bunu söylerken, kim yanındaydı?
Sanmayın ki, TFF’nin savunucusuyum. Riva’da yeteri kadar avukat vardır! Bunlar hatırlatılırken, canınız acıyor değil mi? Tahminen kızıyorsunuz, tahminen öfkeleniyorsunuz… Fakat, yeniden sizin sözünüzle bitirelim: “Adalet arayanlar, idealist beşerler, hiçbir şeyden korkmaz.”
GÜNEŞ PARLATIR MI?
Beşiktaş Lideri Ahmet Parıltı Çebi, Valerien Ismael’in, Fenerbahçe Teknik Yöneticisi Jorge Jesus ile başa çıkamayacağını gördü. Onun kaleminde birini aramaya başladı.
Her ne kadar, “Arkasındayız”, “Yanındayız” dese bile, bu işin olmayacağını kendi de gördü lakin bu kadar yatırımın heba olmaması için, sustu ve biraz sabretti.
Ismael ne vakit Beşiktaş’ın hocası olurdu? Güvendiği, inandığı, başarılı olacağını düşündüğü “üçlü savunma”dan vazgeçmeseydi, Rıdvan Yılmaz’ın gönlünü fethedebilseydi, Emirhan İlkhan’ı kalmaya ikna edebilseydi, Serdar Saatci’den bu kadar kolay vazgeçmeseydi; her şeyden kıymetlisi Beşiktaş’ın DNA’sını kavrayabilseydi, o vakit bu taraftar ve topluluk arkasında durabilirdi.
Ve, Jesus’un rakibi olabilecek bir teknik adam seçildi; Şenol Güneş… Başarılı olur-olmaz, saha içi sonuçları ortaya çıkarır. Fakat bu Güneş, elindeki cevherleri birer birer parlatmasıyla meşhurdur. Şota’dan, Fatih Tekke’den, Burak Yılmaz’dan, Fernandao’dan gol hükümdarı çıkaran Şenol Hoca, 5. hükümdarına taç giydirir mi? Emrecan, Berkay, Kerem Atakan, Oğuzhan Akgün, daha fazla fırsat verip, Hükümran Korkmaz’a, Selçuk İnan’a, Volkan Şen’e, Ozan Tufan’a yaptığı üzere, yeni yıldızlar yaratabilir mi?
Güneş, bu kara bulutların akabinde bir defa daha görünür mü? Umarım olur. Kazanan Türkiye olur.
