Kişisel bilgilerin korunması alanında çalışan yetkili otoriteleri bir ortaya getiren en büyük platformlardan biri olan Global Mahremiyet Asamblesi’nin (Global Privacy Assembly) 44’üncüsü İstanbul’da başladı. 130’un üzerinde bilgi müdafaa ve mahremiyet otoritesi ile şahsî bilgilerin korunmasıyla ilgili milletlerarası kuruluşun bir ortaya geldiği konferansın bu yılki ana teması Şahsî Bilgileri Müdafaa Kurumu (KVKK) tarafından ‘Bir İstikrar Sorunu: Süratli Teknolojik Gelişme Çağında Mahremiyet’ olarak belirlendi.
KVKK konut sahipliğinde Haliç Kongre Merkezi’nde düzenlenen ve 28 Ekim’e kadar devam edecek konferansa İçişleri Bakanı Süleyman Soylu da katıldı. Soylu’nun yanı sıra İstanbul Valisi Ali Yerlikaya, Cumhurbaşkanlığı Dijital Dönüşüm Ofisi Lideri Dr. Ali Taha Koç, Meksika INAI Lideri Blanca Lilia Ibarra Cadena, KVKK Lideri Prof. Dr. Faruk Bilir de konferansta yer aldı.
“VERİLER BİR CANAVARA DÖNÜŞTÜRÜLMEMELİDİR”
İçişleri Bakanı Süleyman Soylu konferansta yaptığı konuşmasına Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın selamlarını ileterek başladı.
Soylu, “Kişisel dataları müdafaayla ilgili Avrupa’nın uygulamalarıyla Türkiye’nin uygulamaları ortasında fark kelam konusu değil. Gerek tam istisna, gerek kısmi istisna konusunda bizi o denli bir köşeye sıkıştırmaya çalışıyorlar ki… Türkiye’nin kamu tertibi, kamu güvenliği… Burada önemli bir ikili standartla karşı karşıya kaldığımızı tabir etmek istiyorum. Mahremiyet Hz. Adem’den bugüne kadar var. Bu insanlığın sonuna kadar devam edecek. Elbette datalar bir canavara dönüştürülmemelidir. Uygun kullanılmalıdır. Datayı canavara dönüştürmemeliyiz. Data ahlakı oluşturmalıyız. Çocuk üzere büyüterek eğitmeliyiz” dedi.
MADEN KAZASINDA 41 İNSANIMIZIN KİMLİKLERİ 12 SAAT İÇİNDE BELİRLENDİ
Bartın’da yaşanan maden kazasından örnek veren Soylu, “Maden kazasında 41 insanımızı kaybettik. Orada olayın içerisinde olan insanlardan biri olarak birtakım sorumluluklarımız var. Tam da datanın işe yaradığı sorumluluklarımız var. Onların bekleyen ailelerine kim olduğunun söylenmesi… Elinizdeki bilgilerle var olan gerçekliğin örtüştürülmesi. Türkiye tarihinde birinci kere bir iş yaptık lakin bunun çok güçlü bir alt yapısı oldu. Yaklaşık 12 saat içerisinde tüm kimlikler belirlendi. Vefat eden şehitlerimizin bütün ailelerine bu söz edildi. Nasıl yaptık? Bu belirlemeler isimli tıpta yapılmalıydı. Birçok kazada, büyük olaylarda isimli tıp belirleyicidir. İçişleri Bakanı olduktan sonra gerek dataların işlenmesi, gerek dataların işlenmesi sebebiyle tahlil yapılması konusunda çok kıymetli, önemli çalışmalarımız oldu. Bize pasaport ve nüfus kağıdı verilirken birinci evvel vatandaşımızdan el ayası alıyorduk. Dünyada temel sistem, biyometrik yüz verisi ve parmak izi üzerine bina edilmişti. Biz kendi bilgilerimizi koruyabilmek, kendi teknolojimizi çok daha düzgün noktaya taşıyabilmek için kendi yazılımımızı kendimiz yapmak istedik. Kendi parmak izini alabilen, bunu sayısallaştırabilen biyometrik bilgiye döndürebilen bir anlayışı ortaya koymuş olduk. Bu veri oluşunca patlamanın olduğu gece çabucak kriminal başkanlığı çağırdık. Çok güçlü bir grupla geldiler. Başsavcı nezaretinde nitelikli ve niteliksiz bilgi alma kabiliyetleri olduğu için çok kısa müddet içerisinde tüm kimlikleri gerek biyometrik olarak, gerekse de parmak izi üzerinden belirleyebilmek kabiliyetine sahip oldular. Ailelerin isimli tıp koridorlarında beklemelerinin önü alınmış oldu” diye konuştu.
DÜNYA TEK İŞVEREN TEK KİMLİK BEŞERE YANLIŞSIZ GİDİYOR
Soylu, “Dünya şuna hakikat gidiyor ve temel tehlike budur. Tek işveren, tek kimlikli insan. Biz bu hususta dünya olarak gerekli önlemleri alamazsak, kapitalizmin yırtıcı çarkları içerisinde hepimiz bir tüketim hayvanına döneceğiz. Üzerinden istifade edilen, para kazanılan bir anlayışa hakikat insanoğlunu evirmeye çalışıyorlar. Temel insan hak ve özgürlüklerini de, faziletini de söküp almaktadır” sözlerini kullandı.
AMERİKA 6 YILDIR SURİYELİLERİN BİLGİLERİNİ İSTİYOR
Soylu, “Amerika, yaklaşık 6 yıldır Suriyelilerin biyometrik ve ferdî datalarını bizden istemektedir. Biz de vermiyoruz. Sebebi, terörle ilgili hassasiyetleri gözetiyoruz diye… Terörle ilgili hassasiyetleri siz gözetiyorsunuz da biz gözetmiyor muyuz? Göçmen dahil, ferdî dataların koruması hepimizin namusudur. Biz bunu koruma etmeye çalışıyoruz. Amerika da yıllardan beri bazen İngiltere üzerinden göçmenlerin ferdî bilgilerini bazen de direkt olarak istiyorlar. Biz de bunların hiçbirini ortaya koymaya, onlara vermemeye uğraş gösteriyoruz” dedi.
DEZENFORMASYON YASASININ DAHA KATISI ALMANYA’DA VAR
Soylu, “En değerli problemlerden bir tanesi Türkiye’nin çıkardığı dezonformasyon maddesine yönelik olarak içerden ve dışarıdan yapılan reaksiyonlardır. Bu dezenformasyon yasasının daha katısı Almanya’da var, Fransa’da var. Hatta İngiltere de o denli bir yasa hazırlığı var ki hükümet kurulabilse o maddeyi geçirebilecekler. Demokrasinin ve özgürlüğün rafa kalktığını söz edebileceğimiz bir yasa hazırlığı var. Duran adam hareketi vardır. İngiltere’de bu maddeyle, bu yasaklanıyor. Rastgele bir tren yolunda aksiyon kelam konusu olabilecekse kamu sistemi ve devlet güvenliği açısından bunlar da yasaklanıyor. Elbetteki ülkeler bu bilhassa teknoloji ve data konusundaki yapılan taarruzlara karşı bir ekip önlemler almaya çalışıyorlar. Bu kendi ülkemiz tarafından yahut bu egemenliğin karşısında duran ülkeler tarafından yapıldığı andan itivaren memleketler arası sistem çabucak o ülkeleri farklı kodlamaya ve şekillendirmeye başlıyor. Bunla karşı karşıyayız ve bu ikili standarttır” diye konuştu.
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın blokzincir bahisli toplantıdaki kelamlarına de vurgu yapan Soylu, “Bağımlı olmayan ancak dünyayla entegre olan, yeri yanlışsız yerde kurgulayan bir dijital siyaset takip ediyoruz” dedi.
