“Bir futbolcu olsanız, her an kadroya girebileceğiniz Jorge Jesus’un grubunda mi olmak isterdiniz, yoksa, sakatlık, hastalık, ceza, eza, tehdit, isyan olmadan güç takımda olabileceğiniz x bir kadroda mı?
“Astayım” yani; “as takımdayım” diye düşünemeyeceğin yegâne kadro, Fenerbahçe’dir.
Yedekte kaldıktan sonra, “Hastayım” diyemeyeceğin hoca varsa, o da Jorge Jesus’tur.
‘JESUS, ICARDI’YI DÖNER DÖNMEZ BİRİNCİ MAÇINDA OYNATIR MIYDI?’
Fenerbahçe’de hangi futbolcu, “Ben yedekte kalacak bir futbolcu değilim” diyerek hocasına posta koyabilir? Tersten bakalım; yedek kaldığı için ülkesine giden, “zihnindeki marazı”, “Çözdüm” diyerek geri gelen bir futbolcuya, haydi ismini da verelim Icardi’ye; Jesus, döner dönmez birinci maçında, “Buyur birinci 11’de oyna” der miydi sanki? Bu formayı veren bir teknik adama, öbürleri ne kadar hürmet gösterirdi sizce?
3 yerli mecburiliği nedeniyle, sol bekinde değişikliğe giden bir hoca, direkt oynattığı yabancısını, hangi münasebetle İstanbul’da bırakıp, maç takımına almamıştır. Sakat olsa söylenirdi, meğer tercih diyerek geçiştirildi. Düzgün tarafından düşünmek istiyorum; “sıkıntı olsa” o yabancı, kupadaki maçta birinci 11’de forma giyer miydi? O da, Galatasaray’dan Patrick van Aanholt’tu.
Premier Lig’den gelip, Muhteşem Lig’de 10 haftada, fakat 100 dakika, maç başına ortalama 13 dakika misyon alıp, tekrar de alanda çırpınıyorsanız, üstüne bir de gol atıyorsanız, bu tasadan değil, üzerindeki formaya saygıdandır. Bahsettiğimiz de Beşiktaş’tan Cenk Tosun’du.
Bir de, yedek kulübesinde bulunduğu için, yas tutup, pas tutanlar var. Artık, umutsuz hadise olarak görünen bu tiplerden, birçok ekipte çokça bulunuyor.
ALGI İMPARATORLUĞU
VAR’mış, yokmuş… Çizgi yamuk olmuş… Yok yok hakem daha yamukmuş… Sana verilen, bana verilenden çokmuş…
Sahada değil lakin toplumsal medya ve yönetimsel kanatta, resmen Fenerbahçe-Galatasaray derbisi başladı güya… Kimse olağan ki, “yoğurdum ekşi” demediği için, söylenen her şey taraftarı kışkırtıyor. İmam-cemaat sorunu…
Meğer, “algı” ne kadar da revaçtaymış. Beşiktaş-Trabzonspor üzere dev bir maç oynandı, bu kadar konuşulmadı. Haydi bakalım artık konuşun; bugün medyaya, yarın liderlere… “Gelin VAR’da siz yönetin” diyor Türkiye Futbol Federasyonu… Kim yürek yemişse, geçsin VAR ekranının başına…
Ama yok o denli; sizin de tercihleriniz, çizdireceğiniz çizgileriniz yayınlanmalı… Yazıları okunan gazeteciler, televizyonda “sallayan” yorumcular, var mısınız kamuoyu önünde bunu yapmaya?
Ya siz liderlerimiz? Herkesin gözü önünde karar verebilecek misiniz VAR çizgisine?
Hodri meydan…
GÜNAY A ULUSAL TAKIM’A
Milli grupta kaleye aday olan Uğurcan, Altay, Ersin üzere kalecilerin son devirde tenkit aldığı bir anda ortaya çıktı Günay Güvenç… Gaziantep kalesinde olması, kendini göstermesi açısından avantaj mı bilinmez lakin, ligdeki yerli-yabancı tüm kalecileri sollayıp, geçti Günay…
Yediği 12 gol bir yana, tam 40 kurtarış, 5 penaltının 2’sine müsaade vermeme, üstelik Markovic ve Figueiro’nun gollerine asist yapabilme hüneri… 31 yaşına gelmiş, rüştünü ispat etmiş, formuyla göze girmiş bir ismin, artık A Ulusal olma vakti gelmedi mi sanki? Bence, muhakkak hak ediyor.
Meraklısına, başkalarının de sayılarını vereyim:
Uğurcan Çakır: 8 müsabakada 20 kurtarış yaptı, 13 gol yedi. 1 penaltıyı durduramadı.
Altay Bayındır: 9 maçta 20 kurtarış yaptı, 10 gol yedi. 3 penaltıyı kurtaramadı.
Ersin Destanoğlu: 8 müsabakada 12 kurtarış yaptı, 9 gol yedi. 1 penaltı gol oldu.
Hesap ortada…”
