Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan partisinin dünkü Meclis Kümesi toplantısında başta Amarsa’daki maden faciası olmak üzere gündeme ait kıymetli bildiriler verdi. Erdoğan, CHP önderi Kılıçdaroğlu’na hodri meydan diyerek aday olması davetinde bulundu. Erdoğan özetle şunları söyledi:
NEDENİ BİLMİYORUZ: Metan, patlayıcı özelliğiyle tüm dünyada madencilerin kaygılı düşüdür. Amasra’daki ocakta yaşanan kaza öncesi kayıtlara nazaran saat 18.05’de havadaki metan gazı oranının yüzde 1.5 düzeyine çıkması sebebiyle ocaktaki elektrik kesilmiştir. Maalesef saat 18.09’dan sonrasına ait kayıt mevcut değildir. Tüm tedbirlere ve sistemlere karşın nasıl olup da patlama yaşandığını şimdi bilmiyoruz. Patlama ile ilgili kesin rapor çıkana kadar söylenen her şey spekülasyondan ibaret kalacaktır.
DEVLETE EMANET: Kimsenin en küçük bir kuşkusu olmasın ki, hayatını kaybeden madencilerimizin geride bıraktıkları aileleri devlete emanettir.. İktidara gelirlerse hepsinin haklarını vereceklermiş. Ne yaptığımızdan haberi yok, Soma’da ne yaptık haberi yok. Birebir şeyi biz Soma’da yaptık, kimseyi aç, açık bırakmadık, hepsine gerekli olan takviyeleri verdik, veriyoruz, vereceğiz.
YÜZDE 99’U MÜSLÜMANSA: Biz kaza ve yazgıya inanan insanlarız. Elbette tespit edilirse hatalının yakasına yapışacağız… Cürmü görülen hiç kimsenin gözünün yaşına bakılmayacağından da milletimiz emin olsun… Ancak hiç elbet bunları yaparken mukadderata, Rabbimizin yazgısına da teslim olacağız. Yeri geldiği vakit bu ülkenin yüzde 99’u Müslümandır diyoruz. Yüzde 99’u Müslümansa, Müslüman olarak da bunun gereğine imanımız tam olacak. Ha, ancak senin İslam’la, Müslümanla alakan yoksa, onu zati biz bıraktık gitti. Bu ikisi birbiriyle çelişen değil, tam bilakis birbirini tamamlayan tavırlardır…
SENDE YOKSA BİLMEM: Hadisenin nasıl yaşandığı dahi tam olarak bilinmiyorken sıkıntıyı öteki taraflara çekenler, hele hele işi baht kavramını aşağılamaya kadar vardıranlar tehlikeli bir mecrada ilerlediklerini bilmelidir. Sen inanmayabilirsin, senin bileceğin bir iştir. Ancak Bay Kemal ve avenesi, ben kaza ve bahta iman etmiş bir beşerim ve bu türlü yürüyorum. Bu bizim imanımızın gereğidir, sende o yoksa bilmem.
HODRİ MEYDAN: Buradan Sayın Kılıçdaroğlu’na açık davet yapmak istiyorum; madem kendine bu kadar güveniyorsun, madem siyaset biçiminin doğruluğundan bu kadar eminsin, madem ülkenin ve milletin geleceğinde sorumluluk almak istiyorsan, öyleyse hodri meydan. Gücün yetiyorsa, yüreğin varsa, kendi özgür iradenle hareket edebiliyorsan seçimlerde çık karşımıza, birikimlerimizi, vizyonlarımızı, programlarımızı, projelerimizi, heyecanlarımızı yarıştıralım. Bırakalım kararı millet versin. Yok, şayet aday olmak istiyor lakin birilerinin şantajına, baskısına, telkinine, tehdidine maruz kalarak bunu ilan edemiyorsan da korkma. AK Parti’nin ülkemizde 20 yılda sağladığı huzur, adalet, hak, hukuk, özgürlük iklimi her bir vatandaşımız üzere senin de en büyük güvencendir. Hayallerinle bilhassa ortana mani koyanlar kimlerse söyle, onlara karşı omuz omuza birlikte uğraş edelim..
MUHAFAZAKÂR DEVRİMCİYİM: Kürsüye çıkıyor, ne diyor? ‘Ya benimle olun, ya önümden çekilin’; efeleniyor ha. Milletin huzuruna çıkıp açıkça cumhurbaşkanı adayıyım deme delikanlılığını gösteremeyenlerin, ülkenin hangi sıkıntısının tahlilinde devrimci bir yaklaşımla ıslahat yapabileceğini merak ediyorum. Bay Kemal, senin nasıl bir devrimci olduğunu bilmiyorum fakat ben muhafazakâr bir devrimciyim.
‘O yasa acil ihtiyaçtı’
(Dezenformasyon Yasası) Bu kanun keyfe acı bir düzenleme değil, artık daha fazla geciktirilmesi mümkün olmayan acil bir gereksinimdi. İnsanımızı toplumsal medya mecralarındaki kokuşmuşluğa, palavraya, iftiraya, şantaja, envaı çeşit tehdit ve tehlikelere karşı korumak için kimseden müsaade alacak değiliz. Amerika’da, Almanya’da, Fransa’da benzerleri esasen var olan bir düzenlemeyi Türkiye’ye çok gören zihniyet ya müstemleke zihniyetidir, ya beşinci kol elemanıdır… Bu türlü bir tehdit karşısında vatandaşımızı savunmasız bırakamazdık.
‘Türken savına dava açılacak’
(Kılıçdaroğlu’nun Amerika seyahati) Bu seyahatin karanlık tarafları var. Fakat o şaibeli kısmın hesabını sormak bu zatı Amerika’ya gönderen partisine düşer. Yeniden bu zatın Amerika’da görüştüğü FETÖ iltisaklı kişi ve kuruluşlarla ilgili muhasebeyi yapmak da 6’lı masadaki ortaklarının misyonudur. New York’a kadar gideceksin, Tipken Vakfı’nın yurt inşaatının önünde hezeyanlar savururken çabucak yakınındaki ülkemizin gurur abidesi olan Türkevi’ni ziyaret etme muhtaçlığı duymayacaksın. Yapamaz, zira Türkevi onun bütün fiyakasını siler süpürür. Tipken Foundation’ın oradaki yaptırdığı binayla ilgili benim çocuklarıma laf atıyor. Benim çocuklarım o binayı yaptırmışlar, oğlum yaptırmış filan. Ya attığın bütün bu palavralarda açtığım davaların hepsini de kazandım, kazanıyorum. Artık bununla ilgili de davayı avukatlarım açacaklar, inanıyorum ki buradan da tekrar inşallah bir şeyler gelecek, zira palavra, ortada bu türlü bir şey yok.
ÇELEBİ’YE ROZETİNİ TAKTI
Erdoğan, küme toplantısının başında AK Parti’ye katılan Bağımsız Milletvekili Mehmet Ali Çelebi’ye parti rozeti taktı. AK Parti İzmir milletvekilleri ve eşiyle birlikte kürsüye gelen Çelebi, “Allah utandırmasın. Sayın cumhurbaşkanım, siz canınızla, ben özgürlüğümle, milletimiz bağımsızlığıyla tehdit edildik. Şayet siz 15 Temmuz gecesi direnmeseydiniz bugün ben, kumpaslarda yargılanan kumandanlarımız, kardeşlerimiz o gece aileleriyle birlikte katledilmiştik” dedi. Erdoğan’nın “Senin kaç çocuğun var?” sorusuna Çelebi “Bir tane efendim” diye karşılık verdi. Daha sonra da eşini göstererek “Doktora, meslek…” tabirlerini kullandı. Bunun üzerine Erdoğan, “Olmaz ya. Bu işin mesleği çocuk doğurmak. Sayıları artırmak lazım gençler. Allah’tan isteyelim, devam. Çocuk çok kıymetli. PKK’nın 5 tane 10 tane 15 tane var” dedi. Küme Başkanvekili Bülent Turan’ın “Kayda geçiyor Sayın Başkanım” uyarısı ile Erdoğan konuşmasını sonlandırdı.
