Milas’ın Dibekdere Mahallesi’nde ailesine ilişkin çiftlikte vaktini kıymetlendiren 17 yaşındaki Naz Türkmen, boğa güreşlerinin şimdiden rakip olarak aranan isimleri ortasında yerini aldı. Lise öğrencisi olmasına karşın Zigzaver isminde bir güreşçi boğanın sahibi olan Türkmen, “Ailemiz tarım ve hayvancılıkla uğraşıyor. Büyükbaş hayvan sevgisi de babamdan geçti. Daha küçük yaşlardan itibaren oyuncaklar yerin daima ineklerin ortasında vakit geçirirdim. Küçük buzağılara sütlerini ver verirdim, biberonla beslerdim. Temizliklerini ben yapardım. Sonra aile büyüklerinin yaptığı sohbetlerde ortada boğa güreşleriyle ilgili konuşmaları duymaya başladım. Ortaokul 5’inci sınıftayken yani 11 yaşımdayken boğa güreşlerini güzelce merak etmeye başladım. Bizim o vakitlerde güreşecek boğamız yoktu fakat beside boğalarımız oluyordu” dedi.
İlk boğa güreşini Milas’a bağlı Dibekdere Mahallesi’nde izlediğini tabir eden Naz Türkmen; “Çok sevdiğim bir akrabamız var Şenol Çelik. O gün kendisi kızıyla çıktı alana ve ben onları görünce ‘ben de yaparım’ dedim. Montofon ırkı küçük bir buzağımız vardı. Birinci onu yetiştirmeye başladım. İsmini Kara Efe koymuştum. Birinci güreşlere onunla çıktım. Onun yeri bende başkadır. Bacağında sorun oluştuğu için güreşleri bırakmak zorunda kaldı. Rakiplerini yendiği vakit çok seviniyordum. Zira onu ben yetiştirmiştim. Hatta artık kendi kendime ‘sen bu işi yapabiliyormuşsun demek ki’ demeye başladım” dedi.
Kara Efe’nin akabinde Zigzaver ile tanıştığını tabir eden Türkmen; “Bu yıl Mart ayı içerisinde Bafa’da yapılan güreşlerde Zigzaver’i gördüm. İdman güreşi yapıyordu. Aslında aklımda öbür bir güreşçi boğa vardı lakin Zigzaver’i görünce fikrim değişti. Artık çok hoş, pehlivanlığını ilerletiyor. Allah’ın müsaadesiyle inşallah bu türlü devam eder. Şimdiye kadar Zigzaver ile 5 güreşe çıktım. Yalnızca bir mağlubiyetimiz oldu. O da çok kilo farkı vardı. Bu da biraz komitenin biraz bizim hatamızdı” dedi.
“BAŞARI İÇİN İNANMANIZ GEREKİYOR”
Boğa güreşi konusunda daha çok uzaklık kat etmeyi hedeflediğini de kelamlarına ekleyen Türkmen; “Bir şeyleri başarmak istiyorsanız onu sahiden istemeniz gerekiyor. Yürekten inanmanız gerekiyor. Ben boğa güreşleri konusunda nitekim çok istekliyim. İnşallah daha birçok güreşler için boğa eğitip birçok muvaffakiyetler elde edeceğim” dedi.
Her yıl güreş döneminde yaklaşık 10 güreş tertibi gerçekleştirildiğini, güreşler öncesinde ise özel program hazırlayarak boğasını hazırladığını tabir eden Türkmen; “Güreşlere yakın yaklaşık iki buçuk ay öncesinde idmanlara başlıyoruz. Bu süreçte Zigzaver ile birebir kendim ilgileniyorum. Okuldayken babam bakıyor lakin okuldan gelir gelmez soluğu Zigzaver’in yanında alıyorum. Ortalama her gün bir iki saat yürüyüşümüz var. Sonrasında dinlenme saatlerimiz. Beslenmesine de dikkat ediyoruz. Özel besinleri var. Güreşler sırasında çalınan davul zurnayı da çok seviyor. Müzik sesinin geldiği yere kesinlikle gidip muhakkak bir mühlet yakından davul zurna dinliyor” halinde konuştu.
“GÜREŞMEK BOĞALARIN TABİATINDA VAR”
Zigzaver’i dönem içerisinde çok fazla güreşlere çıkarmamaya itina gösterdiğini de lisana getiren Türkmen; “Aşırı ağır bir güreş dönemi boğalar için düzgün olmaz. Hayvanın tabiatında güreşmek olsa da onları da yormamak lazım. Sonuçta onların da canı var. Aslında hayvanların bu biçimde karşılaşmalara çıkarılmasına birtakım bölümler karşıda çıkıyor. Biz bu hayvanları zorla güreştirmiyoruz. Güreş, boğaların tabiatında var. İçgüdüsel olarak güreşiyorlar. Siz bu hayvanlara daima bağlayarak bakamazsınız. Acı çekmesini de istemeyiz. Fakat dediğim üzere hayvanın tabiatında olan bir şey. Bir boğa güreşmeyecekse güreşmesi için hiç kimse onu zorlayamaz. Yani ben boğa güreşlerine karşı değilim” dedi.
“HAYVANLARLA İRTİBAT KURMAYI SEVİYORUM”
Hayvanlara bakmayı, bağlantı kurmayı çok sevdiğini, ailesine ilişkin çiftlikte bir çok hayvan çeşidinin bulunduğunu belirten Türkmen; “Çiftlikte zati ineklerimiz var, köpeklerimiz var, kedilerimiz var. Ben bütün bunlarla da ilgileniyorum. Kırka kadar yakın büyükbaş hayvanımız vardı. Birçoklarını sattık. Onlarla ilgileniyorum. Babama yardım ediyorum. Hayvanlarla yakından ilgilenmeyi, bağlantı kurmayı çok seviyorum. İnsanlardan daha çok yeterli geliyorlar. Onların sevgisini hissedebiliyorsunuz. Ne palavra var, ne hani dolan” dedi.
