Derleyen: Betül Yasemin Keskin / Milliyet.com.tr – Lorin C. Woolley tarafından 1929 tarihinde ABD’nin Utah eyaletinde özgün ismi ‘Fundamentalist Church of Jesus Christ of Latter-Day Saints (FLDS)’ olan ‘Son Vakit Sevgilileri İsa Mesih’in Köktendinci Kilisesi’ kuruldu. Bu kilise başlarda kendilerini Hristiyan olarak tanımlayan ve ‘bozulmuş’ Hristiyanlık dinini en yanlışsız formda yaşayanlar olarak gören Mormon mezhebinin kurucusu Son Vakit Sevgilileri İsa Mesih Kilisesi’ne bağlıydı. Lakin bir süre sonra çok eşliliği reddetmemesi sebebiyle ana kilise tarafından aforoz edildiler.
Günümüzde hâlâ faal olan bu tarikat kısa bir mühlet öncesine kadar şimdilerde mahpusta olan Warren Jeffs tarafından yönetiliyordu ve Jeffs tarikatın içinde ‘peygamber’ olarak kabul ediliyordu. Topluluğa 1986’dan beri ‘ruhban’ olarak isimlendirilen Rulon Jeffs liderlik ediyordu. Lakin 2002 yılında Rulon Jeffs ölünce tarikatın başına oğlu Warren Jeffs geçti. Epeyce radikal bir biçimde çok eşliliği destekleyen bu tarikatın ne cins bir inanca sahip olduğu tam olarak bilinmiyor. Tarikat içindekilerin hayatlarına dair ayrıntıya da neredeyse rastlanmıyor. Üyeleri tarafından ‘The Creek’ (Koy) olarak bilinen bölgede tarikata mensup 10 bin kişinin olduğu düşünülüyor. Lakin net bir sayı vermek epeyce sıkıntı.
HER ŞEY YASAK!
93 yıldır varlığını sürdüren tarikatta Warren Jeffs’in liderliği ele almasıyla birçok yeni düzenleme yapıldığını söylemek mümkün. Tarikatın içinde köpekler, oyuncaklar, televizyon, gazeteler, internet, doğum günü ve Noel kutlamaları, şenlikler, geçit merasimleri, kampçılık ve balık tutma dahil olmak umuda ve yaşamaya dair birçok faaliyet yasak. Tarikata nazaran bayanların bedenleri teşhir edilemeyen kutsal tapınaklar olarak kabul edildiğinden, boyunlarından ayak bileklerine kadar örtünmek koşul. Bu tarikatta bayanların saçlarını kesmesinin yasak olması üzere anlamsız birçok yasağın, büyük sapkınlıklara dönüştüğü görülüyor.
Tarikatın eski başkanı Warren Jeffs’in şu an hapishanede olmasının en büyük sebebi ise yeniden tarikatın içindeki sapkınlıklar. ‘Sahte peygamber’ kilisesinin ‘manevi evlilikler’ olarak kabul ettiği birlikteliklerde çocukları ‘gelin’ olarak alıkoymak ve cinsel hücum kabahatinden 2006 yılında ömür uzunluğu mahpus cezasına çarptırıldı. Jeffs hapishanede olmasına karşın topluluğun hâlâ büyük bir kısmı onun tarikatı uzaktan denetim ettiğine inanıyor.
HÂLÂ ONA İNANANLAR VAR
Çok eşliliği destekleyen ve olağanlaştıran bu tarikatta Warren Jeffs’in kimileri 12 yaşında olan çocuklarla yaptığı evlilikleri bile olağan olarak kabul edildi. 78’den fazla eşi olduğu düşünülen Warren Jeffs tüm ‘eşlerini’ ise tarikatın yerleşkesine hapsetti. Yalnızca 54 adedinin 17 yaşından büyük olduğu belirtilen bu bayanların durumu tarikata mensup olmanın bir kesimi olarak sayıldı. Jeffs birden fazla genç kıza cinsel istismarında bulunmaktan yargılanırken, 2017 yılında çocukken Jeffs tarafından taciz edildiğini söyleyen bir bayan ona dava açtı. Girdiği komadan sonra bir türlü toparlanamadığı argüman edilen Jeffs ise mahkeme belgesinde yer alan kayıtlara nazaran zihinsel bir çöküntü yaşıyordu ve aleyhindeki cinsel istismar davasında kendisini savunmak için söz vermeye uygun görülmedi. FLDS üyeleri, 2006’dan beri cezaevinde olmasına karşın Jeffs’i hâlâ başkanları olarak görüyorlar. Tarikat mensuplarına nazaran o, ‘Tanrı ile konuşan bir peygamber’ ve bu yüzden onun rastgele bir hatası yok.
Yakın vakit evvel dünyaca ünlü bir dijital platformda bu tarikatla ilgili yayınlanan belgeselde Rulon Jeffs devrinden Warren Jeffs’in kendi kendini ‘peygamber’ ilan etmesine, 1990’dan beri yüzlerce bayanın katı kurallarla tutsak edilmesinden yaşanan evliliklere kadar tüm detaylara yer verildi. Gündeme bomba üzere düşen belgesel pek çok kişinin ‘Mormonizm’i derinden araştırmasına sebep olurken, tarikatın eski müritleri de yaşadıklarını daha sesli bir biçimde haykırmak için büyük bir yürek aldı. Tarikatla irtibatını koparıp özgürlüğüne kavuşan Ruby Steed de bunlardan biri.
Ruby Steed ve annesi
Geçtiğimiz günlerde TikTok’ta izlenme rekorları kıran bir paylaşım, tarikatın içinde büyüyen ve sonrasında oradan ayrılan genç bir kız tarafından yapıldı. Tarikattan nasıl ve ne halde ayrıldığı bilinmeyen 24 yaşındaki Ruby Steed, özgürlüğüne kavuşur kavuşmaz kendine bir meslek edindi. Şimdilerle kuaförlük yapan genç kız takipçileri kendisine sayısız soruyla gelince tarikat içerisinde ne cins bir ömür sürdüğünü ve çıktıktan sonra hayatında neler değiştiğini anlattı. Tarikata mensup bayanların hiçbir toplumsal hayatı yoktu. Meslek yapmak, dünyayı dolaşmak, arkadaş edinmek üzere gereksinimlerden mahrumdular. Ruby Steed de tarikatın içinde doğup büyümüş bir bayan olarak dış dünyadan habersizdi. Ancak hem kendisi hem de annesi bu müthiş nizamdan kurtularak kendilerine yeni bir hayat kurabilmeyi başardı. Tarikattan ayrıldıktan sonra özgürlüğün ne derece değerli bir şey olduğunu anlayan genç kız evvel ABD’nin tüm eyaletlerini yürüyerek gezdi, akabinde da 1 yıl boyunca Avustralya’da yaşayıp burada birçok arkadaş edindi.
‘HEPSİ UYDURMA’
Yaşamadığı her şeyin acısını çıkarırcasına daha çok seyahat eden, özgürce giyinen, bir sürü arkadaşı olan ve aldığı eğitimler sonrasında kuaförlük yapan Ruby Steed memnunluğunu Tiktok’ta da paylaştı. Takipçilerinin kendisine sorduğu soruları yanıtlayan Steed, tarikata dair hiçbir kıyafetini giymediğini, yepisyeni bir gardırobu olduğunu, dinle ilgili evvelden inandığı hiçbir şeye inanmadığını ve yaşadıklarının tamamının Warren Jeffs denen tarikat başkanının uydurması olduğunu söylüyor.
Ruby Steed tarikattan kurtulabilmeyi başarmış tek bayan değil. Ruby Steed’in paylaşımları 3,1 milyon izlenme, 450 bin beğeni alsa da şimdi anlatılmamış ve sesini duyuramamış yüzlerce tarikat mağduru bayan var. Kısa bir müddet evvel tekrar eski müritlerden Rebecca Musser kendisine tarikat içinde yapılan zorbalıkları açıkça anlatmıştı. Başrollerini Andrew Garfield, Daisy Edgar-Jones ve Sam Worthington’ın paylaştığı ‘Under the Banner of Heaven’ da Mormonizm’in karanlık detaylatını gözler önüne sermesi hasebiyle dikkatleri üzerine çekti.
